“Biz Önlük Değil! Özlük Haklarımızı” İstiyoruz”

Eğitim Sen Söke Baş Temsilcisi Murat Karayeğit, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla açıklama yaptı.

Murat Sülünoğlu
Murat Sülünoğlu Tüm Haberleri

Karayeğit, yaptığı açıklamada, “Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak ülkemizde öğrencilerin yaşamlarında pencereler açan, derslerinde insan kişiliğinin tam gelişimini destekleyen, toplumun düşünsel, sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ilerlemesini, insan haklarına ve doğaya saygıyı, emeği, demokrasiyi ve barışı anlatan ve yaşatan tüm eğitim ve bilim emekçilerinin 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü’nü yürekten kutluyoruz.

Türkiye’de Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı emeğimizi, onurumuzu ve çalışma barışımızı korumaya çalışırken 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü,  Öğretmenlerin Statüsü Tavsiyesi’ni önümüze örnek bir belge olarak koymaktadır. Bu belge 1966 yılında ILO ve UNESCO arasındaki iş birliği sonucunda ortaya çıkmış uluslararası bir belgedir ve 56 yıldır güncellenerek yaşamaktadır. Belge adeta öğretmenlerin ve eğitim emekçilerinin uluslararası yasasıdır. Tavsiye’yi, UNESCO ve ILO’nun kararları üzerine uluslararası öğretmen örgütleri ve sendikaları oluşturmuştur. Metnin ortak bir belge olarak kabul edildiği 1994 yılından beri 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

Tüm eğitim emekçilerinin günü kutlu olsun.

1 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu ile artık okullarımız da öğretmeler Ücretli, Sözleşmeli, Öğretmen, Uzman ve Başöğretmen olarak ayrıldılar. Tüm itirazlarımıza rağmen kabul edilen bu yasa eğitim emekçilerinin hiç sorununu çözmediği gibi yeni sorunların da kaynağı haline geldi. Aynı iş yerinde aynı işi yapan öğretmenler aralarında bölündü. Anayasa mahkemesi 13 Temmuz 2023 te kanuna dair verdiği kararla; yasanın bazı hükümlerini iptal etmiştir. Ancak bu yeterli değil! Gerçek Öğretmenlik Meslek Kanunu için TBMM’yi ve eğitimin tüm bileşenlerini göreve çağırıyoruz.

Türkiye hiperenflasyondan dolayı “geçinemeyen”, ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü üzerindeki baskılar yüzünden “nefes alamayan”, ücretli ve sözleşmeli öğretmen istihdamıyla güvencesizliğin tehdidi altında yaşayan, özel sektörde ağır sömürü koşullarında çalıştırılan öğretmenler ve eğitime destek emekçiler, sorunlarının çözülmesini beklemeye devam ediyor.

Öğretmenler Statü Tavsiye kararlarına göre, “Öğretmenlerin çalışma koşulları, eğitimin en yüksek derecede etkililiğini sağlayacak nitelikte olmalı ve öğretmenlere, kendilerini tümüyle mesleksel uğraşlarına adama olanağı vermelidir.”. Türkiye’de kalabalık okullarda çok kalabalık sınıflar bulunmaktadır. Öğretmenlerin önemli bir kısmı kalabalık sınıflarda eğitimi sürdürmektedir. Her 4 çocuktan neredeyse 2’nin açlık ve yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya olduğu koşullarda mesleğini yerine getirmektedir. Okullardaki otoriter yönetim anlayışı, öğretmenlerin bir yandan ifade özgürlüğünü bir yandan da mesleki uğraşılarını engellemektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmenliğin Statüsü Tavsiyesi’ne aykırı eğitim politikalarından ve uygulamalardan vazgeçmelidir. Eğitim emekçilerinin maaşları ivedi biçimde yoksulluk sınırının üzerine çekilmelidir. Anayasa’ya ve uluslararası belgelere aykırı olarak hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilmelidir. Başta iş güvencesi olmak üzere tüm eğitim emekçilerinin ekonomik, sosyal, demokratik ve özlük haklarını güvenceye alan bir düzenleme yapılması zorunludur.  Eğitim sendikaları, öğretmen ve veli örgütlerinin katılımı ile kapsayıcı, öğretmenleri güçlendiren ve geliştiren, çalışma barışını sağlayan, var olan sorunları çözebilecek yeni bir meslek kanununun hazırlanması için çalışmalara ivedi olarak başlanmalıdır.

Bunca sorunu görmezden Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlere ÖNLÜK giyme tavsiyesinde bulunuyor. 24 Kasımda da hediye olarak önlük yollamayı planlıyor. Eğitim Sen olarak biz Önlük Değil! Özlük Haklarımızı istiyoruz. Biz okula aç gelen, yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenmeyen çocuklarımıza günde bir öğün ücretsiz yemek talep ediyoruz.

Bizim eğitimin “barışa, tüm uluslararasında ve tüm din ya da ırk grupları arasında dostluğa, hoşgörüye ve karşılıklı anlayışa yapabileceği katkı” talebimize karşı, MEB  “kindar ve dindar” bir kuşak yetiştirilme çalışmalarına hızla devam ediyor.

Türkiye’de zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi uygulaması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında hak ihlali olarak görülmesine karşın bu dersin zorunlu tutulmasına devam edilmekte, üç ayrı seçmeli din dersinin ise okul yöneticileri eliyle fiilen seçtirilmesi için ciddi kampanyalar yürütülmektedir. Bu baskılarla farklı inançları olan yurttaşların inanç ve inanmama özgürlüğü yok sayılmaya devam ediyor.

MEB geçtiğimiz yıl yaptığı ÇEDES protokolü ile tarikat ve cemaatleri okullara sokmanın yollarını arıyor. Ders çizelgelerinde yaptığı değişiklik ile zorunlu din dersi uygulamasının üstüne, zorunlu seçmeli din dersleri ile bilimsel ve laik eğitimden her geçen biraz daha uzaklaşıyor. Seçmeli bilim uygulamaları, matematik, yabancı dil gibi dersler kısıtlanırken din derslerinin sayıları artırılıyor. 16 Eylül de İzmir de Laik ve Bilimsel Eğitim talebimiz için yaptığımız mitingde iktidara bir kez daha en gür sesimiz ile söyledik.

Türkiye’nin aydınlık yüzü Eğitim Sen olarak; her zaman olduğu gibi, eğitim emekçilerinin ekonomik, demokratik ve özlük hak mücadelesini, kamusal, bilimsel, ana dilinde ve demokratik eğitim mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

06 Eki 2023 - 10:19 Aydin/ Söke- Eğitim

Muhabir  Murat Sülünoğlu


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.