Dünya Lideri de olan Sayın Cumhurbaşkanımız G-20 zirvesi için bulunduğu Bali Adası’nda dünyaya bazı mesajlar da vermiş. Bu önemli mesajı TRT Haber servis etti:
“Dünya, buğday, ayçiçeği yağı ve mısırda olduğu gibi pirinçte de kriz yaşanması ihtimaliyle karşı karşıya…”
İşte bizim sorunumuz da bu. Her şeyi biliyoruz da, bir türlü gereğini yapamıyoruz. Bakın, pirinç kıtlığı olacağını Sayın Cumhurbaşkanımız önceden görebilmiş. Keşke Bali’de dünya liderleriyle paylaşmadan önce, burada bizimle paylaşsaydı. Hiç olmazsa kredi kartıyla falan 3-5 kilo alıp koyardık bir köşeye. Çünkü marketlerde de pirinç fiyatları birden yükselmeye başladı. Bir dostum söyledi; bir hafta önce iki kilosunu 50 liraya aldığı pirincin şimdi sadece bir kilosu 50-60 liraya satılıyormuş. Ne yapalım, nasip işte.
Biz bulabilirsek bulgur pilavına kaşık salıp Allah’a şükredeceğiz.
Bu Endonezya ziyaretinde Sayın Cumhurbaşkanımızla seyahat eden muhterem eşleri Emine Erdoğan Hanımefendi de diğer liderlerin eşleriyle görüşüyormuş. Ne konuştuklarını bilemem de, sanırım kadın muhabbetidir. Devlet işlerini konuşacak halleri yok. Belki Muhterem annemiz mangoyu kurutma yöntem ve tavsiyesini onlara da yapmış olabilir.
***
Sevgili okuyucu, aslında bu yazıyı yazarken yukarıdaki pirinç muhabbetinden söz etmek, yanına da ayçiçeği yağını sıkıştırmaktı. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımız lafı sadece pirinçle, buğdayla bırakmamış. İstanbul’da patlayan bomba nedeniyle doğal olarak gündemine terörü de almış ve hazır bütün liderler oradayken dünyaya da bir mesaj vermek istemiş. Toplantı sonrası yapılan basın toplantısında verdiği mesaj oldukça sertti:
“İkisi çocuk, 6 sivilin hayatını kaybettiği bu alçak saldırı terörün kanlı ve çirkin yüzünü bir kez daha gözler önüne sermiştir. DEAŞ’la mücadele bahanesi altında terör örgütüne destek verenler de dökülen her damla kana ortaktır. Bölücü terör örgütü, Suriye ve Irak’ta köşeye sıkıştıkça çaresizliğini bu tür kalleş eylemlerle gizlemeye çalışmaktadır. Ne yaparlarsa yapsınlar, kimin arkasına saklanırsa saklansınlar teröristler kendilerini bekleyen acı akıbetten kurtulamayacaklardır”
Burada bu mesajın öncelikle Amerika Birleşik Devletlerini hedef aldığını düşünüyorum. Eğer bu böyleyse, Sayın Cumhurbaşkanımız bu işi lafta bırakmamalıdır. Yani terör örgütlerine “bir gece gelebiliriz” falan gibisinden göndermeler yapmak yerine onların ağa babası olduğunu düşündüğü devletlere de etkili mesajlar vermelidir.
Elbette ki hiç kimse ülkemizin ABD’ye savaş açmasını beklemiyor ve istemiyor. Ama diplomasinin de karşınızdaki hasımlarınızı köşeye kıstıracak dilleri ve yöntemleri mutlaka vardır. Zaten dış politikayı bir sanat haline getiren de bu incelikler değil midir?
***
Son olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Ege Denizi’ndeki gerilim için de komşumuz Yunanistan’a da sert mesajlar göndermiş. Bendeniz yapı olarak sertliğe karşıyım. Hani adama sormuşlar; adın ne diye, o da “Mülayim” diye cevap vermiş. Onlar da “sert olsan ne yazar” demişler. Benimki o hesap.
Elbette ki bu örnek Sayın Cumhurbaşkanım için değil. Ancak halk arasında sıkça anlatılan, konuya da uygun olabileceğini düşündüğüm bir hikaye arz edeceğim.
Rivayete göre Sultan Süleyman bütün hayvanatın dilinden anlarmış. Bir gün ulak olarak kullandığı baykuşu çağırıp görevlendirmiş.
“Git Bana horozu çağır. Onunla konuşmak istediklerim var.”
Baykuş hemen kümese gidip tavukların arasında çalımlı çalımlı dolaşan horoza seslenmiş:
“Hey, horoz! Koş çabuk, Sultan Süleyman seni çağırıyor.”
Horoz baykuşa aşağılayıcı bir bakış attıktan sonra cevap vermiş:
“Söyle sultanına benimle görüşmek istiyorsa buraya gelsin. O kim ki beni ayağına çağırıyor?"
Baykuş şaşkın bir şekilde dönüp durumu sultanına anlatınca Sultan Süleyman gülmüş:
“Sen çağırdığında yanında başkaları var mıydı?”
“Tavuklar vardı sultanım. Ben de koş Sultan çağırıyor dedim…”
“Yanlış yapmışsın. Hiç kimseyle başkalarının yanında aşağılayıcı bir üslupla konuşmayacaksın. Şimdi git horoza, ‘horoz efendi, sultanımızın selamı var, eğer uygunsan sana bir şey danışmak istiyor, gelebilir misin’ diye konuş.”
Baykuş denileni yapınca horoz kümesteki ailesine dönüp “Sultanımızın bana işi düşmüş. Bakalım bu sefer bize ne danışacak” diyerek baykuşun peşin takılımış.
Esip gürlemek, tehditler etmek kolaydır elbette. Ancak savaşmadan önce barışı sonuna kadar kovalamak ve ne kadar güçlü olunursa olunsun kibirden uzak durmak gerekir.
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.