Kurda Kuzu Emanet Etmek

Hani halk arasında çok kullanılan bir laf var ya; çalıp çırpmanın iyice yaygınlaştığı ortamlarda “kimin eli kimin cebinde belli değil” derler. Galiba şu sıralarda öyle durumlar yaşıyoruz. Bakınız, Muğla Akbelen bölgesinde aylardır tepki gösterileri  ve bir direniş sürüyor. Güzelim zeytin ağaçlarının adeta katledilip Yatağan termik santrali için kömür çıkarma girişimleri sürüyor. Ben bunu yadırgamıyorum. Kimse kusura bakmasın da sermaye ne yazık ki kazanç uğruna ülkemizin ve de milletimizin değerleri olan bu türlü varlıklarımızı feda etmekte hiç tereddüt etmiyor. “Biz kazanalım da gerisi ne olursa olsun” anlayışıyla  her türlü güzellikler ayaklar altına alınabiliyor.

Biz bu türlü davranışlara alıştık. Hatta adeta zorla alıştırıldık diyebiliriz.  Çünkü kısa süreli para kazanma hırslarıyla ülkenin uzun vadeli geleceğini karartmaktan çekinmeyenlerin yerli ve milli olarak tanımlandığı günümüzde buna yanlış diyenler ise dış güçlerin maşası olarak suçlanıyor.

***

Bunlara alıştık da, alışamadığım şey, bazı ikiyüzlülükler ve de sahtekarlıklar. Kardeşim, madem bu haltı yapıyorsun, çık ortaya delikanlı gibi “ben kazancıma bakarım, kimse karışamaz” gibi laflar et hiç olmazsa.  Gizli gizli, saman altından su yürütmeler ne oluyorsa…

Bakın, Akbelen Ormanında katliam yapanlar Limak Holding ve IC Holding  ortak iştiraki olan YK Enerji imiş.  Durumu ilginç yapan ise Limak Holdingin Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Özdemir’in  Doğal Hayatı Koruma Vakfı Türkiye Şubesinin mütevelli heyeti üyesi olması.

Tilkiye sormuşlar; “bu sene bizim kümesteki tavuklara sen bekçilik yapar mısın” diye, o da cevap vermiş; “Gülmekten konuşamıyorum…”

Durum aynı değil mi? Buradaki tilkiye sormamışlar bile. O kendiliğinden çıkıp göreve talip olmuş da, sonrasında işi katliama çevirmiş. Yani güya kurnazlık yapıp, tavşana kaç, tazıya tut diyecek. Bana göre bu davranış kurnazlık değil, utanmazlıktır.

***

Yıllar önce yatılı okulda okurken geceleri dolaplarımızdan para ve kıymetli eşyalarımız çalınmaya başlamıştı.  İki arkadaşımla  birlikte anlaşıp sabaha kadar dolap nöbeti tuttuk. Üçümüz de birer dolaba girip güya hırsız bekledik. Elbette ki hiç kimse gelmedi. Aylar sonra hırsız tesadüfen yakalandı ve gördük ki, benimle dolapta hırsız bekleyen iki kişiden biri hırsızmış. Kim bilir o gece bize ne kadar gülmüştü…

Ebru Hanım da güya  Doğal hayatı koruma vakfı üyesi de, aslında doğal hayatı para için katleden şirketin sahibi.

Bu arada bu vakfın bazı üyelerinden de söz edelim. Vakfın Mütevelli Heyetinde Ömer Koç, Bülent Eczacıbaşı ve  Faruk Eczacıbaşı gibi ünlü patronlar yer alıyorlar ve Ebru Özdemir için işlem başlatmışlar.

Ebru Özdemir’in Profesyonel çalışmalarının vakfın ilkeleriyle uyuşmadığını dile getiren Vakıf yöneticileri  Özdemir’in Mütevelli  Heyet Üyeliğinden ayrılma çalışmalarının başladığını duyurmuşlar. Bu da bir şeydir elbette. Herkesin safı belli olmalıdır.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ali Sarayköylü - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.