Faktör

Peyami Safa`nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında geçen “Bütün hastalıklarda böyle ruh faktörleri bulunabilir” cümlesiyle sonuçları oluşturan durumları aslında nedenlerde aramamız gerektiğini bizlere hatırlatır. Bunu ister istemez Batı Avrupa`da görülenlerle kendi ülkemizdeki manzaraları kıyaslıyarak daha iyi anlıyorsunuz.

Bu yargının nereden akla geldiğini örneklerle anlatmaya çalışalım: Batı Avrupa topraklarında gidilen her kasabada veya büyük kentin her semtinde bulunan donanımlı “Şehir Kütüphaneleri” ve bu kütüphanelerin bünyesinde gerçekleşen faliyetler kendi memleketimizle kıyaslandığında sınıfta kaldığımızı açıklıkla ifade etmemiz gerekir.

Öncelikle bu kütüphanelerde tarihten gezi-rehber kitaplarına, romanlardan dil-gramer kitaplarına kadar hemen hemen her kategoriden yayınlar bulunmaktadır. Ayrıca günlük gazeteleri ve dergilerin birçoğunu burada edinmeniz mümkündür. Gün içersinde genellikle haftanın 6 günü saat 10.00-19.00 arası açık olan Şehir Kütüphanelerine gidip içecek makinesinden kahvenizi alıp bu yayınları ferah mekanlarda okuyabilir veya ödünç alabilirsiniz. Asıl sevindirici taraf her yaştan insanların yüksek yoğunlukta katılımla buralara iştirak etmesidir. Belkide hepsinden daha önemlisi Avrupa`daki bu Şehir Kütüphanelerinde çocuklar için özel planlanan çeşitli etkinliklerdir: Çocuklara yönelik çeşitli yaş gruplarına ayırarak düzenlenen okuma seansları, öğretici çizgi filim gösterileri, el işi / boyama gibi faliyetlerle okumanın, bilgili olmanın, el becerilerinin geliştirilmesinin faydalarıyla uyulması gereken toplumsal kurallar gibi konuları içeren hususların çocukları eğlendirererek anlatılması gerçektende önemlidir. Altı çizilmesi gereken önemli bir detayda Avrupa`daki bu uygulamaların sadece belirli bir zümreye, varlıklıların oturduğu semtlerde düzenlenmediğini belirtelim. Bu tür yararlı aktiviteler insanların ekonomik seviyesine bakılmaksızın kolay ulaşılabilecek tüm yerlerde bulunmaktadır.

Çocuklara yönelik buna benzer öğretici manzaraları Şehir Kütüphanelerinin haricinde Arkeoloji, Sanat, Resim, Heykel Müzelerinde de sıklıkla görülmektedir. Burada minik yavrular kurallara riayet etmenin, sessiz olunmanın, diğer insanları rahatsız edilmemesi gerektiği gibi durumları küçücük yaşlarında öğrenmektedirler. Ayrıca körpe beyinler daha o yaşlarda okumayla, sanatla, estetikle yoğrulduğu için gelecek adına iyi bir bireyin temellerinin atılmasına daha o yaşlarda vesile olunmaktadır. Bu cümleyle bağlantılı olarak yazımızın başına dönecek olursak birtakım nedenler veya faktörler sonuçları oluşturmaktadır. Yukarda anlatmaya çalıştığımız bilgili olmanın erdemlerini, toplumsal düzene uymanın gerekliliğini daha çocuk yaşlarda edinen birey ergenliğe eriştiği yıllarda yüksek ihtimalle duyarlı bir insan, kurallara uyan iyi bir vatandaş, iyi bir anne, iyi bir baba olacaktır.

Bu bağlamda kendi ülkemize bakmamız gerekirse; şikayet ettiğimiz birçok konunun temelinde insanlarımızın daha çocuk yaşlarında buna benzer aktivitelerden yoksun kalmasının etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Birde buna duyarsız çevre /duyarsız aileninde eklediğini düşünürsek durumum vahamiyeti daha da artmaktadır.

Çalışan, üreten, refah seviyesi yüksek, insanların her anlamda mutlu olduğu bir ülke için öncelikle bu tür eksikliklerin farkına varılıp düzelmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekir. Aksi takdirde hayatımız zaman ilerledikçe eski tas eski hamam kıvamında devam edecektir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Dr. Cem Günay - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.