Yükselen Irkçılık

Özellikle 1980 li yıllardan sonra Avrupa topraklarında durumu idare eden merkez sağ veya merkez sol diyebileceğimiz partiler iktidara gelmiştir. Bu partilerin uyguladıkları yanlış politikalarlada ırkçılık peyderpey ivme kazandığını belirtebiliriz. Tabi ki gözleri para kazanmaktan başka birşey görmeyen uluslararası dev firmaların tekelleşerek çalışma hayatını daha da acımasız hale getirmeleri ve bu duruma müdahalle etmeyen siyasi anlaşıylarla toplumda işsizliğin artması, yaşam standartlarının eskiye oranla daha düşük hale gelmesi böyleliklede ekonomi politikalarından duyulan rahatsızlık insanları iktidardaki siyasi partiler dışında yeni bir partiye, politik söyleme, alternatif yaklaşım ve çözüme yöneltmektedir.

Elbette ekonomideki bu darboğaz ortalama bir insanın tüketim, üretim, eğlence, medya, eğitim, seyahat ve siyaset gibi alanlarda yaşamları üzerinde büyük etkiye sahip olmaktadır. Bu durumda insanın hayatını, geleceğini tamamiyle etkilemektedir.

Günümüzde Avrupada yaşanan aşırı sağın yükselişini sadece ekonomik açıdan gerekçelendirmek doğru bir değerlendirme olmaz. Buna ilaveten güvenlik kaygısı, kültür ve kimlik anlayışı gibi etkenlerde ırkçılığın beslenmesine neden olmaktadır.

II. Dünya Savaşı`ndan sonra Soğuk Savaş yıllarının etkin olduğu dönemlerde 1960 lı yıllardan itibaren işgücü olarak Avrupaya gelmeye başlayan göçmenler herhangi bir toplumsal memnuniyetsizlik karşısında yerel halk nazarında potansiyel suçlu olarak görülmeye başlanmıştır. Bu durumun ırkçı partilerin ekmeğine yağ sürdüğünüde söyleyebiliriz. Zira aşırı sağcı partilerin söylemleri arasında toplumdaki hoşnutsuzluğun sebebi olarak yabancılarıda işaret etmektedirler.

Avrupa topraklarına bir göz attığımızda Almanya, Fransa, Avusturya, İtalya, İspanya, Macaristan, Belçika, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde özellikle son yıllarda ırkçı söylemlerle birlikte bu görüşü temsil eden siyasi partilerin gücünün ve oy oranlarının belirgin bir şekilde arttığını söyleyebiriz.

Fransa`da milliyetçi, sağ popülist ve aşırı sağ görüşü temsil eden Ulusal Birlik Partisi (Rassemblement national, RN) lideri Marine Le Pen 2022 yılındaki Fransa cumhurbaşkanlığı seçiminde Emmanuel Macron karşısında ikinci turda %41,5 oy almıştır.

Almanya`da aynı anlayışta olan ve aşırı sağ görüşü benimseyen Göç ve Avrupa Birliği karşıtı bir siyasi parti olan Alternatif Partisi (Alternatıve für Deutschland, AfD) yapılan parlemento seçimlerinde 2013 yılında 4,7; 2017 seçimlerinde 12,6 ve 2021 yılı seçimlerinde 10,3 oranında oy almıştır. Bu partinin siyasi arenada daha yeni diyebileceğimiz 2013 yılından beri faliyet gösterdiğinide belirtelim.

İsveç`te Ekim 2022 de gerçekleşen seçimlerde aşırı sağ görüşlü İsveç Demokratlar Partisinin (Sverigedemokraterna, SD) oy oranını yüzde 20,5’e kadar yükseltmesinin üzerine düşünülmesi gerekir. Böylelikle SD ülkenin en büyük ikinci partisi durumuna yükselmiştir.

İtalya`da ise 2022 yılında gerçekleşen genel seçimlerde Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı FdI (Fratelli d’İtalia/ İtalya’nın Kardeşleri), yüzde 26,2’ik oyla seçimlerden birinci parti çıkmıştır.

Son yıllarda artan bu olumsuz hava ile birlikte Fransa’da son dönemlerde Kuzey Afrika kökenli göçmenlerin Fransız güvenlik güçlerinin sergilediği ırkçı muameleye karşılık ülke genelinde isyana kalkışmaları dikkat çekicidir. Avrupadaki yükselen ırkçılığın ilerleyen zaman diliminde daha çok baş ağrıtacağına ve bu ırkçılığa karşı isyanın diğer Avrupa ülkelerinede sıçrayacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yoktur.

II. Dünya Savaşı yıkımından ders almasını beklediğimiz ve bilinç düzeyi diğer yerlere göre daha ileride oldugunu düşündüğümüz olan Avrupa kıtasında artan ırkçılık gerçektende kaygı vericidir. Devlet erkanının uyguladığı yaklaşımlar, siyasilerin bazı durumlara sessiz kalmaları, medyanında artan ırkçılığı destekler şekilde yayınlar yapması insanın aklına bu durumun çokta tesadüf olmadığını göstermektedir.

Son zamanlarda bu gelişmelere biraz kafa yorulduğunda Avrupa`ya gelen misafir işçilerin misafirlik sürelerinin uzaması ile birlikte acaba ev sahipleri açısından tahammül edilmez bir hale mi gelmiştir diye insanın ister istemez aklına gelmektedir.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Dr. Cem Günay - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.