Onlar “Büyük Köy” Demiyor

Dün bazı hemşerilerimizin sırf eleştirmek için eleştirdiklerini, bunu da süslü, söylemlerle ifade etmeye bayıldıklarını iddia etmiştim.  Özellikle de Söke’yi “büyük köy” olarak tanımlayanları eleştirmiştim.

Bakınız, dünyanın her yerinde kentler böyledir. Kentlerde hem araç trafiği, hem de yaya trafiği köylere göre çok daha yoğundur.  Gürültü fazladır. Hatta evsel atıklar bile  bazı sorunlara neden olabilirler.

Yine dünyanın her yerinde gerek yerel yönetimler, gerekse de merkezi yönetimler bu sorunları vatandaştan bağımsız olarak kendi başlarına çözmekte sıkıntı çekerler. İlla ki o kentlerde yaşayan insanların katkıları gereklidir.

***

Geçtiğimiz günlerde çiçeği burnunda bir doçent olan yeğenim ziyaretime gelmişti. Bu genç kızımız elini silmek için bir peçete kullandı ve sonra o kağıt parçası elinde, benimle birlikte yürümeye başladı.  Hükümet meydanına geldiğimizde derin bir soluk aldı. Elindeki peçeteyi  orada gördüğü bir çöp kutusuna bıraktı.

Sevgili okuyucu, bu bir kültürdür. Daha da açık ifade edeyim; bu bir kentlilik kültürüdür. Birlikte yaşama, diğer hemşerilere saygı duyma kültürüdür.

Halbuki bizler bazen çöpünü konteynıra boşaltmaya üşenip de yanına atıveren insanlar görüyoruz. Sonra da o çöpler rüzgarla ya da sokak hayvanları tarafından dağıtılıp sokakta uçuşuyorlar.  Bu hemşerilerimize yanlışlarını hatırlattığımızda öfkelenerek cevap veriyorlar:

“Çöpçüler ne güne duruyor kardeşim. Onların işi temizlemek değil mi? Boşuna mı maaş alıyorlar? Temizlesinler işte…”

Neredeyse “hazır mezarı kazan var” diyerek ölüp içine girecekler…

***

Trafik meselesine de bir örnek vereceğim.

Almanya’da çalıştığım bir firma bir gurup çalışanla birlikte beni  Westfalen’de Soest isimli bir kente iş için göndermişti. Söke’ye yakın büyüklükte bir kentti ve eski bir yerleşim birimi olduğu için cadde ve sokakları çok dardı.  Öyle ki; kaldığımız otel bir kilisenin yanında olmasına ve de uzaktan kiliseyi görmemize rağmen ilk gün bir türlü otelimize ulaşamamıştık. Hangi caddeden gitmeye kalksak bizim Aydın Caddesi gibi tek istikametli cadde oluyor ve girmenin yasak olduğunu gösteren tabelayla karşılaşıyorduk.

Beş dakikalık yolu belki de bir saate gidebildik. Otelimize vardığımızda hem aç hem de çok yorgunduk. Ama hiç kimse o yerleşke için köy lafını kullanmadı.

***

Bu konuda son bir laf daha edeceğim. Söke’ye büyük köy diyerek eleştiri getirenlerin aslında Söke sevdalıları olduğunu, kentimizin daha güzel ve yaşlanabilir bir kent olmasını arzuladıkları için böyle konuştuklarını düşünsek bile, uyuşmayan bazı noktalar var.

Güzelleştirmek ve rahatlatmak için yapılan çalışmaları da eleştiriyorlar. Bakınız, son günlerde İstasyon Caddemizde bir çalışma başlatıldı. Çok da hızlı bir şekilde sürüyor. Altyapı sistemleri yenilenip kaldırımlar genişletiliyor ve de son olarak asfalt çalışması yapılacak. Toz oluyor diye bu çalışmalardan da şikayet ediyorlar.  İyi de, kazmadan bu işler nasıl olacak ki?..

Güzelliklere ulaşmak için bazı fedakarlıklar da gerekli…