Ticaret Odası'nda Toplantı

Geçtiğimiz hafta Söke Ticaret Odasının ev sahipliğinde bir bilgilendirme toplantısı tapıldı. Akademisyen Yüksel Vardar Beyefendinin yönettiği bu bilgilendirme ve de karşılıklı fikir alışverişi toplantısında bana göre oldukça ilginç bilgiler de paylaşıldı.

Yüksel Hoca Türkiye’de meslek odalarının yapılandırılması çalışmalarında başından bu yana bulunmuş ve danışmanlık hizmeti vermiş, hem ülkemizdeki uygulamalara, hem de dünyadaki örneklere hakim bir akademisyen. Onun anlattıklarından yola çıktığımızda aslında ülkemizde, bu konulardaki mevzuata örnek aldığımız ülkelerden bile farklı uygulamalar getirildiğini, bunların da çarpıklıklara neden olduğunu  gördük.

***

Hocamızın açıklamalarında gördük ki; bazı tanımlar eksik ya da yanlış. Bakınız, meslek ile faaliyet alanlarının birbirine karıştırıldığı anlatıldı ki, son derece doğru bir tespit. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde iştigal eden meslek erbabının tamamına yakını isterse bir meslek odasına, isterse de Ticaret Odasına kaydolabiliyor. Ne yazık ki, bu iki seçenekten hangisini tercih ederse etsin, zorunlu olarak aidat ödüyor ama, beklentilerinin karşılığını alamıyor.

Yüksel Bey burada çok çarpıcı bir tespitte bulunuyor:

“Odalar kamunun kendilerine vermiş olduğu görevleri yaparken üyelerinin sorunlarına yönelik çözümler üretmede yetersiz ve isteksiz oluyorlar.”

Halbuki varlık nedenleri kendilerine aidat ödeyen üyelerinin sorunlarına çözümler getirebilmek.  Bunun için devletin uygulamalarında görülen eksik ve yanlışlara dikkat çekip uygun düzenlemeler önerebilmeleri gerekir.

Hoca bazı eksikliklere dikkat çekerek odalardan beklentileri sıraladı:

-İş değiştirme aracılığında destek.

-Uluslararası açılım girişimlerine yeterli desteğin verilmesi

-Bölgesel kalkınmada etkin rol oynayabilmek,

-Sadece belge veren kuruluşlar olmanın ötesine geçebilmek…

***

Konuşulan  konular içinde “kurumsallık” meselesi ilgimi çekti. Ne yazık ki ülkemizde gerek kamu kurum ve kuruluşlarında, gerekse de özel işletmelerde başarı ya da başarısızlık her zaman bir kişinin yönetimi ile değer buluyor ya da değer yitiriyor. Bakınız, çok iyi yönetilen ve de çok başarılı olan bir kurum ya da bir işletme yöneticisinin hastalık, ölüm, ya da başka bir nedenle görevinden ayrılması sonrasında eğer başarılı pozisyonunu kaybediyorsa orada kurumsallık yok demektir.  Tek adam yönetimleri ne yazık ki böyledir. Eğer bir sistem getirip de bu sistemi zaman içinde kusurlarından arındırıp kendiliğinden başarılı bir işleyiş alışkanlığı kazandırdığınızda yönetici kim olursa olsun, sadece mevcut kuralları uygulayarak başarıyı daimi hale getirebilir. İşte buna kurumsallık diyoruz.

Sevgili okuyucu, katılımcılardan da konuyla ilgili düşünce katkısı istendi.

Yarın da bunlardan söz edeceğim.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ali Sarayköylü - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.