İlk anda doktor ve hemşireler dışında kimseyi sokmadılar. Kaç saat geçti bilmiyorum, odasının karşısında hep bekledim. Hemşire:” Akraban mı?” Diye sordu. Ben:” Sevgilim, canımın içi, lütfen canını fazla acıtmayın,” dedim. Hemşire gülümseyerek odaya girdi. Biriciğin annesi Gül hanım geldi. Beni görünce bir şey demedi. Odaya girdi. Aradan çok kısa zaman sonra, iki polis geldi. Odaya girdiler. Kızdan olayla ilgili bilgi alırken kapı kenarında konuşmaları dinliyordum. Kız:” Aniden tökezledim düştüm, bıçak ayağıma girdi, babamın bir suçu yok,” dedi, yine de babasına koruyordu. Annesi ağlıyordu. Rapor tutuldu. Polisler gittiler. Gül hanım:” Bırakacaktın hapislerde çürüsün, şimdiden sonra ki hayatın hep özürlü yaşayacaksın güzel kızım. Ben:” Girebilir miyim?” Diye sordum. İçeri girdiğimde, bana bakıyordu ve Biricik gözyaşlarına tutamıyordu. Ben:” Ağlama, benim sevgimi bu durumun bile azaltamaz. Ben sana aşığım, bu güzellik kimde var Biriciğim?” dedim teselli etmek istedim. Babası içeri girince, hemen dışarıya çıktım. Yüzüne bile bakmadım. Allah bana sabır verdi; onu orada vurmak istemiştim. Hava kararmıştı. Hastaneden çıktım, evime gittim. Annem:” Oğlum nerede kaldın? Seni çok merak ettim. Duydun mu, Biricik’ i babası ayağından bıçaklamış,” deyince, Ben:” Anne bende hastaneden geliyorum, ameliyat oldu.”
Sabah oldu, ziyaretçi saatine beklemeye başladım. Hastanenin bahçesinde onun odasının karşısında saatin gelmesini bekliyordum. Zaman bir türlü geçmek bilmedi. Saat on dört sularında ziyaretçileri kabul ettiler. Odasının yanına geldiğimde anne ve babası içerideydi. Dışarıda bekledim, babası dışarıya çıksın. Nikotin içmeye çıktığında içeri girdim. Sevdiceğim karşımda ağlamalı gözlerle bana bakarken:” Bensay, ben ayağımdan özürlü kalacakmışım, sen kendine başka bir kız arkadaş bul, beni unut!” deyince, hıçkırıklarla, sarsıla sarsıla ağlarken:” Sen, benim bu dünyada en son kızsın, sen benim için dünyanın en güzel kızısın, eğer bir daha bu sözü söylersen, beni bir daha göremezsin, bu dünyadan göçer giderim, bunu unutma....” diye söyleyince, gözleri gülüyordu. Çok sevinmişti:” Sen de benim için dünyanın en yakışıklı genci sin, sende bunu unutma,” dedi ve ağrılarından dolayı uykuya daldı. Babası içeriye girince dışarıya çıktım; elimden kötü bir şeyler çıkmasın diye. Hastaneden taburcu oluncaya değin hemen hemen her gün görmeye gittim. Taburcu olacağı gün erken gittim. İki koltuk değnek ile yürürken sağ ayağının üzerine basamıyordu. Sağ ayağını dizinden kıvırarak yürü biliyordu. Özürlü arabasına bindirdiler. Hastane dışına götürdüler. Taksiye bindiler evlerine doğru yola koyuldular. Ben de evin yolunu tuttum. Eve varınca anneme:” Anne, Biricik evlerine geldi. Geçmiş olsun demeye git, orada neler oldu bana anlatırsın,” söyledikten sonra, market bir şeyler almış, gitti. Merak içerisinde beklemeye başladım. Hastanın yanında fazla durulmaz diye fazla beklememe gerek kalmadı. Annem Begüm yarım saat sürmeden hemen geldi. Anlatmaya başladı.
Begüm:” Oğlum sen kıza ne dedin de, kız sürekli adını sayıklıyor. Her sözün başında Bensay, seni çok seviyor. Haplarını içiyor. Zamanında uyuyor. Bir ay sonra tek koltuk değnekle yürüyecekmiş. Zamanla değnekten kurtulacak hafif aksayacakmış.” diye söylediler. Bu haberi o kadar sevindim ki, sevincimden,” aşkım benim ,” diye bağırmıştım. Yirmi yaşında ve yirmi iki yaşı iki gencin belediye meydanında dövülmesini babası nasıl izah edebilir acaba? O kalabalıkta bir genç kızın dayak yemesi başkalarına nasıl anlatılır. Bir baba biricik kızına nasıl vurabilir? Hele kızının ayağına bıçaklamak, onu ömür boyu sakat kalmasına bırakmak. İnsanın ya aklına oynatması gerekir. Ben onun öyle özürlü olmasına bakmam, onun sıcacık yüreğini seviyorum, benim için gerisi hiç önemli değil.
Günler günleri kovaladı ikimizde evlilik çağına geldik. Mert babam, Kayhan beyin yanına gitmiş:” Kızını oğluma isteyeceğim, bu konuda ne düşünüyordun? “ Demiş. Kayhan bey:” Benim oğluna verecek kızım yok, gelmenize gerek yok,” demiş. Akşam babam eve geldiğinde söyleyince çok üzüldük. Babam:” Kıza sakın anlaşıp kaçırayım deme, babası kızın ayağına bıçaklayan kişi ikinize neler yapmaz, aşkına kalbine gömeceksin,” dedi ve sustu. Sonradan duyduk ki oturduğu evini satmış, eşyalarını kamyona yüklemiş, bilinmez bir kasabaya göçmüş. O zamanlar cep telefonu yoktu. Bende nakliye birliğine gittim. Orada sorumlu kişiden öğrendim. Sorumlu kişi onların eşyalarını götüren kişiyi buldu, Uşak merkeze göçmüşler. Adresi öğrendim. Babamdan izin aldım. Kamyoncunun verdiği adrese gittim. Kapı ziline çaldım. Karşıma babası çıktı:” Senden kurtuluş yok mu? O nakliyeciye dava edeceğim, söyledim, nereye gittiğimize soran olursa söylemeyin diye tembih ettim. Şimdi buradan git, bir daha bize arama, seni polise şikayet ederim,” bağıra bağıra söyledi. Komşular bu bağırmalar nedir diye dışarı çıktılar. Hiç sesimi çıkarmadan oradan ayrıldım. Eve geldiğimde anneme ve babama durumu anlattım, onlarda benim kadar üzüldüler. Aradan çok zaman geçti. Annem Begüm:” Oğlum ne zamana kadar evlenmeyeceksin? Biz torun sevmek istiyoruz, fazla geç olmadan evlenmelisin, ondan ümidini kes,” dedi ve bende bir başkasıyla evlenmek mecburiyetinde kaldım. Aramızda aşk olmadığı için, bir türlü ısınamadım, ancak beni herkes beni çok mutlu biliyor, Nilüfer’in yüzüne ne zaman baksam, Biriciğin yüzünü görüyorum. İçim kan ağlıyor, bunu kimse bilmiyor. Yıllar sonra, memurluk yaptığım daireye bir bayan geldi. Kırk yaşlarında, kumral, sağ ayağından hafif aksayan:” Affedersiniz, ben Bensay beyle görüşmek istiyorum, “ diye söyleyince, beni tanıyamadı, oysa ben tanımıştım. Kırk yaşlarında olmasına rağmen altmış yaşlarında gösteriyordu. Bende:” Aradığınız kişi benim, sizin adınız Biricik değil mi? “ diye sordum. Ağlamaya başladı. Ben:” Lütfen ağlamayın, arkadaşlar yanlış anlayacaklar, siz biraz bekleyin, müdür beyden izin alayım, dışarıda konuşalım,” dedim. Müdür beyin izniyle binanın dışına çıktık. Birbirimize hasretle sarıldık.
Biricik:” Sen hiç değişmemişsin, ne mutlu sana! Bana baksana çöktüm, çok çabuk ihtiyarladım, babam öldükten sonra arkasından annemi kaybettim. Yalnız kalınca bocaladım. Benimle evlenmek isteyenler oldu, hiç birine evet demedim, benim kalbimin her yerinde sen varsın, sana ihanet edemem. Sen beni aramaya geldiysen bende seni aramaya geldim. Seni gördüm ya bundan sonra ölsem de gam yemem,” dedi ve hıçkırıklarla ağlamaya başladı.
Bensay:” Ben senden başkasına sevemedim. Seni çok bekledim. Annem ben torun sevmek istiyorum diye beni sevmediğim biriyle evlendirdiler. Onu hiç sevemedim, ona bakınca seni görüyorum, sende benim içimde yaşıyorsun, istersen boşanayım, seninle tekrar evleneyim,” deyince, Biricik: “ Saçmalama senin bir yuvan var. Senin bir eşin ve bir çocuğun var, sen istesen bile ben evlenmem, çünkü ben kan kanseriyim, çok kısa zaman sonra öleceğim, seni gördüm ya rahatça ölebilirim, hakkına helal et, canım sevgilim, “ deyince sanki içime bir şey oturdu. Yılların sevgilileri, bir anda yok olacak.
Bensay: “Benden yana her şey helal olsun, sende helal et, “dedim ve bende ağlamaya başladım. Son kez sarıldık vedalaştık, bir daha birbirimize görmedik. Son.
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.