Söke Çayı Çöpsüz İster-2

Dünkü yazımda Söke Çayı ile ilgili süreci özetlemeye çalışarak sözü Başkan Arıkan ve Bölge Koordinatörü Fatih Akkentli’nin birlikte gerçekleştirdikleri basın açıklamasına getirmiştim. Arıkan süreci kısaca özetleyen bir konuşma sonrası halihazır duruma da açıklık getirdi:

“Burası yaklaşık üç, dört yıl oldu başlayalı. Mevcut iktidarın 4 milletvekili ile temsil edildiği bir dönemde yapılan eser bu. Bakın buradan pislik akıyor. Biz burayı Söke Belediyesi olarak ilaçlamaktan, temizlemekten bıktık. Normalde bizim buraya bu çalışmaları yapma yetkimiz de yok.”

İfadeler çok net, öyle değil mi? Sökelilerin rahatsızlığı biliniyor. İlimizde dört milletvekiline sahip olan iktidar partisi bu sorunlara ilgisiz kalınca ilçe belediyesi yetkisi olmamasına rağmen hem temizlik, hem de ilaçlama çalışmaları gerçekleştiriyor.

Başkan Arıkan özellikle dört milletvekiline vurgu yapıyor da aslında diğer üç vekili hiç görmedik. Kafasına baret geçirip de işe koyulan bir tek Metin Bey vardı, o da başladığı işin sonunu getiremedi.

Galiba Yavuz Vekilimin sorunu da bu. Başladığı hiçbir işi tamamlayamıyor. Çayı tamamlayamadı. TOKİ projesi yürekler acısı.  Kendi kişisel projesi olan Bağarası evleri de insanları mağdur etti… Kendisinden memnun olan sadece arıcı dostları gibi görünüyor. Evet,  İberya Arıkan’ın açıklamalarını paylaşmaya devam ediyorum;

“Dört milletvekili ile yaptıkları eser bu. Söke’nin Eskişehir’den ne eksiği var, hiçbir eksiği yok. Söke halkı aksine, daha fazlasını hak ediyor. Ama yaptıkları eser bu. Biz artık sabrımızın son noktasındayız. Ben buraya girerim, buraları temizlerim, ilaçlarım. Büyükşehir belediyemiz, Söke Belediyemiz defalarca buranın devrini istedik, ancak… “

Niyet samimi olmayınca dört değil de dört yüz milletvekili olsa ne olacak ki?.. Burada katılmadığım; Eskişehir örneği oldu. Söke Çayı’nın Porsuk Çayı’ndan  önemli eksikleri var. Bence Eskişehir yerine Kastamonu örneği daha fazla yakışıyor. Söke Çayı için Kastamonu Deresi örnek alınabilirdi.

Arıkan burada lafın arasına Novada Kavşağını da sokuyor ki, birbirlerinden çok farklı örnekler de olsalar bu kavşak da en azından  Söke Çayı kadar önemli diye düşünüyorum.

“Buranın devrini bize vermiyorlar. Aynen Novada kavşağında olduğu gibi… Bayramlarda, seyranlarda  hep trafik yoğunluğundan söz ediyorlar da, Büyükşehir Belediyemiz devrini isteyince vermiyorlar. Halbuki bunlar Büyükşehir Belediyemiz için ve bizim için çocuk oyuncağı işler. Kimsenin tereddüdü olmasın, biz bunları yaparız.”

Başkan Mustafa İberya Arıkan en son olarak burayı kamulaştırarak gireceklerini ifade etti ki, bu çözüm beni heyecanlandırdı.

***

Konuyla ilgili konuşan Fatih  Akkentli de İberya Arıkan’a destek verdi.

“İstasyon Caddesi’nde çalışmalar bittikten sonra Ömer Koyuncuoğlu Caddesi’nde bir çalışma yapacağız. Söke Çayı’nın Büyükşehir Belediyemize devredilmesi ile ilgili talebimiz var. Ama Başkanımızın da dediği gibi; ancak  kamulaştırma yöntemiyle bunu başarabileceğimizi düşünüyoruz. Önemli olan vatandaşımızın sağlıklı ve düzgün hizmet alabilmesi…”

Ne kadar garip değil mi? Yerel yönetimler bir hizmete talip oluyor, yetkileri olmadığı gerekçesiyle geri çevriliyorlar.  Yetki istiyorlar, verilmiyor. “Siz yapın” diyorlar, yapılmıyor.  Sonra da vatandaşın karşısına geçip yerel yöneticileri eleştirerek şikayet ediyorlar.

Bölge Koordinatörü Fatih Akkentli’nin son sözleri sanki olayın özeti gibi:

“Derenin kenarı da DSİ’ye aittir, derenin içi de DSİ’ye aittir. Dolayısıyla dere daraldığı için kazanılan alan, DSi’nin Emlak İstimlak’ın da kalıyor. Bunun protokolünün Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi gerekiyor. Bu noktadaki çalışmalar olmazsa, kamulaştıracağız. Netice itibarı ile vatandaşımıza bu hizmeti vermemiz lazım.”

Hayırlısı diyelim, efendim.