Kentli Olabilmek…

Söke için hep “büyük köy” yakıştırması yapılıyor ya, aslında o yakıştırmayı sürekli olarak dillerine dolayanların bazı şeyleri sorgulamaları gerekir diye düşünmüyorum. Acaba bizler, bu kentin hemşerileri olarak kentliliği ne kadar hak ediyoruz?

Bakınız, bugün bu yazı ile birlikte fotoğraf da paylaştım. Fotoğraflar 22 Eylül 2023 tarihinde,  Namık Kemal Caddesinde, Konak Mahalle Muhtarlığı binasının tam karşısındaki çöp konteynırlarını gösteriyor. Ya da gösteremiyor…

Araçların park ediş şekline bakar mısınız?

Sevgili okuyucu, bu saygısızlığın hiçbir bahanesi olamaz.  Park yeri sıkıntısı olması bu türlü bir harekete mazeret değildir. Git, park edecek yer ara kardeşim. İlla ki gözünün önüne park etmek zorunda değilsin, öyle değil mi?..  Söke’de kent merkezi çok da geniş bir alanı kaplamıyor. Otomobilinizi nereye bırakırsanız bırakın, yürüme mesafesinde işinizi görüp gelebilirsiniz.

Ama hayır, illa ki kapısının önüne park edecek ya da alışveriş yapacağı dükkanın önüne kadar gidip oralarda yakın yer arayacak. Bulamayınca da böyle kamusal bir alanları işgal edip vatandaşı sıkıntıya sokacak…

***

Şimdi oradaki araç sahiplerine sormak istiyorum; yaşlı ve belki biraz da kilolu bir beyefendi  ya da hanımefendi o aralardan nasıl geçip de konteynırlara çöpünü atacak?

Nasıl geçerse geçsin, öyle değil mi?..

Ellerindeki çöpleri o park eden araçların üstüne boşaltsalar onları kim suçlayabilir ki?..

Ben güç halle geçip çöpümü konteynıra atabildim. Baktım, hepsi de boştu. Sonra bir genç adam geldi, nasıl geçeceğine baktı. Sanırım araçlara sürünmek istemediği için elindeki çöpü uzaktan nişanlayıp fırlattı ama isabet tamdı. Onun çöpleri de konteynırda yerini aldı.

Yukarıda ifade ettiğim gibi; bir başkası çıkıp şunu da yapabilirdi: Elindeki çöpleri o araçların üzerine bırakıp geçebilirlerdi. Araç sahipleri buna mutlaka üzülüp sinirlenirlerdi de, düşündüklerinde belki kendi yanlışlarını fark ederlerdi.

Son söz; suçlamak en kolay iştir. Zor ama doğru olan ise başkalarını suçlamadan önce özeleştiri yapıp kendi davranışlarımızı değerlendirebilmektir. Birlikte yaşadığımız hemşerilerimizin hak ve hukukuna saygı gösterebilmektir.

Kentli olarak istediğimiz konfora ulaşmak için gereken fedakarlığı da göstermemiz gerekir. Biz üzerimize düşeni  yaptıktan sonra elbette ki görevinde kusurlu ya da yetersiz bulduğumuz yönetici ve  görevlileri eleştirebiliriz.  Bu da bizim vatandaşlık hakkımızdır.

Burada da yetkililer bu fotoğraftaki yanlışı görüp gereğini yapmalıydılar. Belki o zaman bu türlü davranışlar bir daha tekrar etmezdi.