Orta öğretimde okuyordu Süleyman. 1965-1968 yılları arasıydı. Koltuk değnekleriyle okula gidip-geliyordu; çünkü iki ayaklarının ikisi de zayıflıktan dolayı özürlüydü. Üstüne üstlük fakirdi. Süleyman’ a İngilizce öğretmeni hafta sonlarında (cumartesi) saat on sularında:” öğretmenler odasına gel, sana harçlık vereceğini” söylemişti. Ailesinin vermesi gereken harçlığı öğretmeni İrfan bey veriyordu. İkinci sınıfta okurken, saat on iki sularında dersten çıkması gerekiyordu. Edebiyat öğretmenin anlatımının uzaması sonucu, beş dakika sınıftan geç çıkıldığı için, dışarıda yağmur yağması sonucu, koltuk değneği ile hızlı yürüse de yetişemedi, belediyenin düzenlediği öğrenci otobüsüne binemedi Süleyman.
Cebinde parası olmadığı için, arkadaşlarıyla büyük salonda gezinmeye başladı, Yağmur devam ettiği için dışarıya çıkamadı. O gün öğrencileri kontrol eden tarih öğretmeni, öğrencilerin arasında dolaşırken, arkadaşları ile zaman geçiren Süleyman ‘ı gördü ve yanına yaklaştı:” Süleyman, sen yemek yemeye gitmedin mi?” Diye sordu. Süleyman, arkadaşlarının yanında bu soruya çok kızdı:” Öğretmenim, edebiyat dersin biraz geç çıktık. Koştum ancak otobüs hareket etmişti, yetişemedim.” Dedi. Nöbetçi öğretmen:” Senin karnın açtır, ben sana köfte ekmek söyleyeyim, karnını doyur,” deyince Süleyman sanki onun parasına muhtaçmış gibi, arkadaşlarının yanında rezil olan Süleyman, kıpkırmızı oldu, rezil olduğundan, öğretmenine çok kızdı. Süleyman kızgınlıkla öğretmeninin yüzüne bakarken:” Ben o köfte ekmeği yemem, boşuna söylemeyin,” dedi. Öğretmen, Süleyman’ın kızdığını anladığı halde, ısmarlamakta devam etti. Arkadaşlarının yanında rezil olan Süleyman sesini yükselterek:” Boşuna söylemeyin, hiçbir kuvvet o köfteyi yediremez,” dedi. Hizmetliye seslendi:” Şu parayı al, Süleyman’ a köfte ekmek yaptır gel,” dedi. Süleyman:” Boşuna gitme, ben onu yemem,” diye sinirli bakışlarla bakarken.
Nöbetçi öğretmen:” Hele bir yeme, seni hem döverim, sınıfta bırakırım,” dedi, Süleyman’ a söylerken arkadaşlarının yanında. Öğretmen, Süleyman’ın yanında ayrıldı. Arkadaşlarının yanında utandı ve sinirden ağlamaya başladı. Arkadaşları ne kadar teselli etse de ağlamaya devam etti. Aradan on dakika geçtikten sonra, hizmetli elinde köfte ekmekle geldi. Ne kadar ısrar etse de Süleyman yememekte ısrar etti. Hizmetli o ısrardan sonra, nöbetçi öğretmenin yanına koşar adımla gitti. Beraberce geldiler. Nöbetçi öğretmen:” Bana Süleyman, seni burada öyle döverim ki, Allah’ ta beğenir, arkadaşlarında” dedi. Süleyman bu sözler ve tehdit karşısında:” Mezardan babam çıksa ye oğlum dese bile yemem. Hiçbir kuvvet yediremez,” dedi. Öğretmen kızgınlıkla çekti gitti. Hizmetli de yemesi için ısrar etse de Süleyman yemedi.
Aslında Süleyman’ın kızdığı nokta; Öğretmenin söylediği yer ve söyleyiş şekliydi. Öğretmen, Süleyman’ın yemeğe gidemediğini gördüğü zaman, Süleyman’ a seslenip, bir kenara çekmesi ve neden gidemediğini öğrenince, Süleyman’ a ya para vermesi veya kendisi gidip köfte ekmek yaptırıp çaktırmadan vermesiydi.
Sosyal bilgiler öğretmeni vardı örneğin. Edip bey, canım öğretmenim, yaşıyorsa Allah uzun ömür versin, öldüyse Allah rahmet eylesin, derdi Süleyman. Edip bey, Pamukkale-Denizli’ye gezi düzenlemişti. Her sınıfa uğruyor gideceklerin isimlerini ve parasını ödeyenlerin isimlerini yazıyordu. Süleyman’ da gitmek istiyordu, cebinde parası yoktu. O gün sınıfta gideceklerin listesini yapıyordu. Sıra Süleyman’ a geldi:” Öğretmenim gitmek istiyorum ancak kırk beş kuruşum var” dedim ve parayı sıranın üzerine koydu.
Edip bey:” Al o parayı cebine koy” dedi ve adını, parası alındı yazdı. Beş otobüs Pamukkale’ ye gittiler. Traverten olduğu yerlerde gezdiler, o doğanın insanlara sunduğu güzellikleri gezdiler, oturdular herkes ayaklarını akan suya soktular, ayakları tertemiz oldu. Denizli ilinin içinde gezdiler, pastanesinde yediler içtiler, Süleyman öğretmenin eşi ve oğluyla hep beraber yediler içtiler, öğretmen Süleyman’a hiç para harcatmadı. Üstüne üstlük hediye bile alıverdi. Edip öğretmene her zaman saygıyla anıyordu Süleyman.
Süleyman’a üç öğretmende yardım etmek istedi. Biri harçlık verirken davranışı, ikincisinin arkadaşlarının yanında ki davranışı, üçüncüsünün ise, Süleyman’ı öz kardeşi gibi davranarak gezmeye götürmesi. Sizce hangisi uygun?
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Söke Ekspres Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Yorumlar
(2)Turan Bagcık - Öğretmenin süleymanı kendi kardesi gibi görmesi ve yardımcı olması en dogru davranıs.
Şiirde Sözün Eri Ke - Bence 2. daha uygundu. Dilinize sağlık sevgili yazarım. Ben de öğretmenlik yapıtım. Bu tür fakir öğrencilere hiç bir kimseye sezdirmeden bu yardığımı yapardır. Kimi bir ödül gibi bu yardımları yapardım...
Yazılan yorumlardan Söke Ekspres Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Sitemizin Topluluk Kurallarına uymayan yorumlar yayınlanmaz. Yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Söke Ekspres Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Söke Ekspres Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.