Kipaş’ta Samimi Bir Sohbet-2

Dünkü yazımda KİPAŞ ile ilgili şikayetlerden söz edip bu şikayetler ile ilgili olarak Mali ve İdari İşler Müdürü Talip Gençer ile yaptığımız söyleşiden söz etmiştim. Bugün bu söyleşiyi huzurlarınıza getiriyorum.

“Müdürüm, sizin Sökeli personel istihdam etmediğinizden, ya da çok az Sökeli çalıştırıp kalan personeli Söke dışından, ağırlıklı olarak da Kahramanmaraş’tan tedarik ettiğiniz şeklinde iddialar var. Halbuki biz sizi büyük bir hevesle beklemiştik. İstihdam sağlayacağınızı düşünerek sevinmiştik…”

Talip Bey yüzünde o sevecen tebessümüyle karşılık verdi.

“Hiç olur mu, Ali Bey? Şu anda çalışanlarımızın %70’i buradan istihdam edildi. Söke’den ve de Aydın’ın bazı ilçelerinden. Maraş’tan gelenler daha çok kalifiye elemanlar ki, siz de takdir edersiniz; kuruluş aşamasındaki bir fabrika faaliyete geçerken böyle işinin ehli elemanlara ihtiyaç duyulur. Bu bakımdan kağıt sektöründe uzmanlık gerektiren bazı bölümler için Maraş’taki mevcut tesisimizden transferlerimiz oldu. Tıpkı bu işe Maraş’ta ilk başladığımızda başka şehirlerden bu işin uzmanlarını Maraş’a getirdiğimiz gibi…”

“Ama sizin işyeri hekiminizi bile Kahramanmaraş’tan getirttiğiniz iddia ediliyor ki, bunu anlamak mümkün değil. Söke’de doktor mu kalmadı?”

“Söke’de doktor elbette var. Ancak, bu doktor arkadaşımız özellikle kağıt fabrikalarında olabilecek iş kazaları ile meslek hastalıklarına karşı deneyimli bir hekim. Başlangıçta böyle bir tecrübenin yararlı olacağını düşündük. Zaten kendisi Maraşlı da değil. Oradaki fabrikaya başka bir ilden istihdam edilmişti. Yani düşündüğünüz anlamda bir hemşericilik söz konusu değil. ”

***

Sevgili okuyucu, görüldüğü gibi; Talip Bey son derece samimi bir yönetici. Sorulara da eğip bükmeden cevaplar veriyor. Başka bir konuya geçtim.

“Sizin üretim aşamasında çok fazla suya ihtiyaç duyduğunuz, bu suyu temin ederken de bizim temiz su kaynaklarımızı tükettiğiniz iddia ediliyor…”

“Kağıt üretiminde suya elbette ihtiyaç vardır da biz bu suyu kuyulardan temin ediyoruz…”

“Doğrudur, o kuyular da bizim tatlı su havzamızdan su çekiyorlar…”

“Ali Bey, bu fabrika buraya kurulurken bunların hesabı yapıldı. Yeraltı sularının da hesabı yapıldı. Bakanlıkta bu hesaplar ve bilgiler mevcut. Bir ton kağıt üretimi için 7 ton su kullanılıyor. Bu suyun tamamını  arıtıp yarısını üretimde tekrar kullanırken diğer yarısını da temiz su olarak Menderes’e veriyoruz.  Yapılacak olan iki milyon dolarlık  yatırımla havzadan çekilecek  su miktarını da azaltacak projeler hayata geçirilecektir.”

Burada yanımızda bulunan çevre mühendisleri Egemen Orman ve Aykut Güncan da söze girerek teknik açıklamalar yaptılar. Doğrusu bu çalışmadan etkilenmiştim. Şimdi iki milyon Dolarlık yeni bir yatırımla sudaki kayıp çok daha düşük seviyelere indirilecekmiş.

Sohbetin sonunda Talip Bey yakın zamanda onbir ilimizde meydana gelen büyük can ve mal kaybına neden olan deprem felaketinden de söz ederek Sökelilere teşekkür etti. Birlikte Söke’nin bu yardımseverliği ve sürekli olarak  fedakarlık yapma alışkanlığından söz ettik.

Yapımının her aşamasında defalarca gezdiğim bu  devasa fabrikaya son bir kez bakıp izin istedik.

***

Sevgili okuyucu, büyük olmak kolay değildir. Sizden öncülük yapmanızı isterler. Burada da büyük olan KİPAŞ’tı.  Bu nedenle de eğer Söke OSB’de bir sorun varsa akla ilk önce bu büyük firma geliyor. Biz de bu nedenle KİPAŞ’ın kapısını çaldık. Söke OSB’de  elbette bazı çevre sorunları var.  Zaman zaman oralardan savrulan toz bulutu ve de yayılan kötü kokular Sökeli hemşerilerimizi elbette ki rahatsız ediyor. Bu kirliliğin nedeni olan fabrikaları  da ziyaret ederek hangi önlemleri aldıklarını ve de alacaklarını konuşacağım.

Ben bu vesileyle konuya olan hassasiyetini bildiğim Sayın Hanefi Öksüz Beyefendiye, Bizleri davet edip ağırlayan Talip Gençer Beyefendiye, konukseverlikleriyle bizi mutlu eden fabrika çalışanlarına teşekkür ediyorum.