29 Ekim / Cumhuriyetimizin 100. Yılı

Erzurum Kongresi’nde, Mustafa Kemal Atatürk, Hükümet şeklinin Cumhuriyet olacağını söylemiş, 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren, yönetimde olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti; 20 Ocak 1921 tarihli anayasasında “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, yeni yönetim biçiminin, ilan edilmemiş Cumhuriyet olduğunu göstermişti.

Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının ardından, 1 Nisan 1923’de, birinci dönem TBMM üyeleri seçim kararı aldılar.

Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması’nı onaylamış ve milli bağımsızlık tam olarak gerçekleşmişti.

Yeni Türk devletinin, henüz adı konulmamıştı.

Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi adını taşıyor, meclis başkanı aynı zamanda hükümet başkanlığını da yürütüyordu.

Bu sistemde, devlet başkanlığı boş görünüyordu. Bu konuda, siyasi rejime uygun, devlet şeklini bulmak zorunlu hale gelmişti.

25 Ekim 1923’de, hükümetin istifasıyla birlikte, bir bunalım ortaya çıktı. 28 Ekim 1923 akşamına kadar, hükümetin kurulamaması üzerine, Atatürk, Çankaya Köşkü’nde “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” diyerek fikrini açıkladı.

O gece, 1921 Anayasası’nın, bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısı hazırlandı. “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde, TBMM’de yapılan konuşmaların ardından, Cumhuriyetin ilanı kabul edildi.

29 Ekim 1923 tarihinde, “Yaşasın Cumhuriyet” sesleri ve alkışlarla cumhuriyet ilan edildi.

Daha sonra yapılan gizli oylamada, 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan, Mustafa Kemal Atatürk yeni Türk Devletinin ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş oldu.

Bu yıl, her zaman olduğu gibi, gurur ve coşkuyla kutlayacağımız Cumhuriyetimizin 100. Yılı.

Cumhuriyetin 100. Yılına ulaşmak çok önemli ve değerli.

1935 yılında 57 vilayet, 356 ilçe, 34.876 köyde toplam 16.158.018 nüfusa sahip Cumhuriyet o yıllarda gururla 10. yıl marşını söylerken, bugün Türkiye, 85 milyon 279 bin 553 kişi nüfusu ile nüfus büyüklüğüne göre 194 ülke arasında 18. sırada yer alırken, dünya toplam nüfusunun %1,1’ini oluşturuyor.

Cumhuriyetimizin 100. Yıl Marşını tüm dünyaya gururla haykıran bir Türkiye’ye ulaşmak gerçekten gurur verici.

Genç nüfusumuzun ve nitelikli insan gücümüzün potansiyeli dünya ölçeğinde.

Teknoloji, Savunma Sanayi, Uzay, Bilim, Sanayi 4.0, Modern Tarım ve Yazılım alanlarında her yıl katlanarak artması beklenen yatırımlarla, çok daha iyi yerlere geleceğimiz de bugünden görünüyor.

Türkiye hem coğrafi konumu, hem verimli toprakları, hem de yetişmiş insan gücüyle Türkiye Cumhuriyeti önümüzdeki yüzyıla damga vuracak tüm özelliklere sahip.

Türkiye gelecek 100 yılda her alanda çok daha iyi yerleri hedefliyor.

Ülkemizin tüm altyapı, üstyapı ve yetişmiş insan potansiyelinin bu hedefe daha çok yöneltilmesi halinde ulaşamayacağı hedef yok.

Türkiye dünya varoldukça, sadece bulunduğu bölgede değil, tüm dünyada her zaman söz hakkı olan güçlü bir ulus olmaya devam edecektir.

100. Yıla ulaşmak gurur ve heyacan verici.

Türk Milletinin yapısına en uygun idare şekli olan, cumhuriyet rejimine sahip çıkmak ve onu yaşatmak da hepimizin başlıca vatandaşlık görevidir.

Başta Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları, şehitlerimiz ve dünden bugüne emeği geçen tüm devlet adamları olmak üzere, Türkiye’nin kalkınması ve gelişmesi yolunda emek veren işçi, memur, köylü, esnaf, sanatkar, mühendis, doktor, öğretmen, asker, polis, çiftçi, sanayici, öğrenci, ev hanımı, emekli ve emekçi herkese saygı ve sevgiyle.

Vatanımızın, Bayrağımızın ve Cumhuriyetimizin nice yüzyıllara ulaşması dileğiyle.